KOD ADI ‘SAKINCALI’
İstanbul'a iner inmez ekip üyeleriyle buluşma noktası olan meyhaneye gelmiş, her zaman oturduğu masaya geçmişti. Ekip üyeleri mutlulukla olanları konuşurken telefonları çalmaya başladı...
İSRAİL-HAYFA 2022
Evin içindeki tüm klimalar son kademede çalışıyordu. Temmuz ayı sıcaklıkları ortalamanın baya üstüne çıkmıştı. Metin, paketteki son sigarayı yaktı, ağzına götürdü ve bacağındaki bandajı sökmek için ayağını oturduğu koltuğun önündeki sehpaya koydu. Yarası iyi olmaya başlamıştı. Ama içine çöreklenen duygularla başa çıkması gerçekten çok güçtü. Telefonu çalmaya başladı. Telefonu açmadan evvel perdeleri sıkı sıkı kapalı olan pencereden perdeyi güvenli bir şekilde açtı ve dışarıya baktı. Sokağa açılan çelik kapının kendisi için açtığı güvenlik deliğinden kapıda birilerinin olup olmadığını kontrol etti. Kimse yoktu ve telefonu açtı.
‘’Dinliyorum,’’ dedi sakin bir ses tonuyla. Ayağa kalktı ve bilgisayarın başına oturdu ve sessizce notlar almaya başladı. ‘’Söyleyeceğim şeyler olacak ama bugün değil. Hayri başkan bu yaptığının hesabını verecek. Bunu ilet, iletebilirsen,’’ dedi ve telefonu kapattı. Balkona çıktı, bir sigara yaktı ve yüzüne vuran sıcağa içinden sövdü ve cebinden telefonunu çıkartıp, ‘Umut’ yazan isme bastı. Telefon ikinci çalışta açıldı. İnce, tiz sesli bir adam heyecanlı ve sıkkın bir şekilde konuşmaya başladı.
‘’Bekliyordum telefonunu Metin! Neredesin, sahil kesiminde misin?’’
‘’Evet, kardeşim! Son durum nedir İstanbul’da?’’
‘’Büyük Hala yoğun bakımda. Haberi aldığından beri çok bitkin. Sonay ve Ayça San Francisco’ya gittiler. Seyhan burada ve senden gelecek haberleri bekliyor, hareket alanımız sıfır. Bakkala bile gidemiyoruz.’’
‘’Uzun bir görüşmem oldu karşı taraf ile. Senin adının ortalığa saçılmasından rahatsızlar. ‘’Basit bir iş ortaklığı yüzünden deşifre olmanı sindiremiyorlar ve sana kırmızı kart gösteriyorlar hala.’’
‘’Ne yapacağız?’’
‘’Belgeleri sızdıran ve senin deşifre olmana neden olan o şerefsiz bilişimciyi bulmamız lazım. Ben 5 güne kadar döneceğim. Siz çalınan belge ve maddeyi bulabildiniz mi peki?’’
‘’Metin ben kendime yeni geliyorum. Dört bir koldan gelen darbeler beni sarstı ama yıkamadı. Seyhan ile çok büyük bir kavgamız oldu. O yüzden tüm araştırmayı ekip yapıyor. Sen gelene kadar iz buluruz gibi geliyor.’’
‘’Tamam! İlk güvenli anda sizinle iletişime geçip konferans yapacağım.’’
Hayfa’nın sahil kesimi güneş battıktan ve hafifte olsa bir rüzgar çıktıktan sonra hareketleniyordu. Metin, kaslı kollarını saran bir gömlek, çok şık bir pantolon ve kombini tamamlayan bir ayakkabı giymiş, tüm Hayfa’nın dikkatini çeken özel yapım spor arabasıyla, şehrin en lüks restoran ve gece kulübüne giriş yapıyordu. İsrail’in en popüler haber spikerlerinden Ava Shemesh ile buluşuyordu. Bir yıldır sızmaya çalıştığı birimin önemli isimlerinden adamın eski sevgilisi olan bu kadın, askeri eğitim almış, silahla gezen, zırhlı araç, korumayla gezen biriydi ve MOSSAD ile bağlantısı olduğu aşikardı. Canlı yayına belinde silahla çıkıp, Hamas’a meydan okumasıyla ünlenmişti.
Metin akıcı şekilde İbranice konuşuyordu. Ava bundan çok etkileniyor ve sert mizacı olan adam kayıtsız kalamıyordu.
‘’Beklettiğim özür dilerim Metin,’’ dedi masaya gelip, çantasını yanından bir dakika ayrılmayan koruması Asher’e verirken.
‘’Yeni geldim ben de canım,’’ dedi. Bir saat önce, evde bitkin bir şekilde telefonda konuşan, içi sıkılan adam gitmiş, enerjik bir başka bir adam gelmişti.
‘’Nasıl geçti günün?’’
‘’Kanalda seslendirmeler vardı. Onları yaptım, canlı yayın konuğu ile biraz çalıştım, canlı yayın yaptım. Hamas’ın eylem planı üzerine konuştuk bir Amerikalı diplomatla. Eve gittim, çocukların yemek işlerini organize ettim, hazırlandım ve geldim.’’
‘’Her zaman olduğun gibi organizasyon ödülünü hak ettin,’’ dedi ve güldü, kadının gözlerine bakarak.
Ava tipik bir Yahudi kadınıydı. Standartların üzerinde uzun boylu olması dışında pek bir farkı yoktu İsrailli kadınlardan. Gözleri açık yeşildi. 2 sene evvel boşanmış ve iki tane çocuğu vardı. Metin tüm uğraşlarına rağmen sınırlarını aşamadığı bu kadının, ulaşmak istedikleri adam için önemli bir noktada olduğunu biliyor ve ısrarla takibe devam ediyordu.
Peşinde oldukları adam Mişo kod adıyla faaliyet gösteren uluslararası bir oluşum olan Kuruluş örgütünün çatı oluşumundan biriydi. Metin’i buraya gelmeye zorlayan olaylar bir sene evvel İstanbul’da ekibe düzenlenen operasyon ile başlamıştı.
İSTANBUL-2019
Sarıyer’in Karadeniz kıyısında son yılların popüler yerleşim yeri olan Demirciköy’de yamaç kurulmuş olan eski bir villada Türkiye Milli Birlik Teşkilatı mensupları toplantı halindelerdi. Ekip lideri Seyhan, Metin, Berrin, Umut ve Hakan son gelen verileri değerlendiriyorlardı.
Seyhan, uzun saçlarını örerken ‘’MOSSAD’ın resmi olarak bunu kabul etmemesi normal değil mi Umut,’’ dedi. Umut, benim 3 senem geçti bunlarla, benim sinirimi bozan bu kadar iyi kamufle olmaları. Diana ile gittiğimiz kitapçıda çalışan yaşlı adam Kuruluş örgütünün Ortadoğu sorumlusu çıkıyor. Bu adam ile ben yıllar içinde sayısız görüşmeler yapıyorum ve anlamıyorum. Öldürmek isteseler, öldüreceklerdi demek ki.’’
Metin olduğu yerde gerindi, belinden silahını çıkartıp masaya bıraktı.
‘’Reis ile konuşmalıyız. Ankara, Mavi Marmara olayından sonra İsrail ile normalleşme adımları atarken ticareti o kadar serbest bıraktı ki, tüm silah ve uyuşturucu İsrail üzerinden Mersin’e oradan Avrupa’ya gitmeye başladı. Bu noktadan hareketle Türkiye’yi üst olarak tercih etmeleri çok doğal. Bizim istihbarat birimi bu konuda nasıl bir politika izliyor? Bu önemli. Seyhan izin verirse bu konuda Bir Numara ile görüşmek isterim. Bizi hedefe koyan bu örgütlenmenin amacını bulmamız lazım.’’
‘’Konuya odaklanmak adına söylüyorum arkadaşlar. Yer altı kaynaklarıyla ilgili faaliyet gösteren kurum profesörünü kurtardığımız günden itibaren başladı bu olaylar zinciri. Umut’un sevgili olduğu kadının Dansçı kisvesi altında istihbarat faaliyetleri yürüttüğünü, Umut’un evinde öldürüldüğü gün anladık. Büyük zaaf. O yüzden hassas günleri üst düzey tedbirle geçirmeliyiz,’’ dedi Seyhan ve çalan telefonu ile odasına geçti.
İSRAİL-HAYFA-2022
Yemek sonrası Metin’in sükseli arabasıyla Ava’nın evine gittiler. Metin, eve davet edileceğini hiç tahmin etmemişti. Ev, kapısında silahlı korumaların durduğu ve birkaç evden oluşan butik bir sitedeydi ama Ava’nın güvenliği nedeniyle diğer evleri de satın alarak tek başına yaşamaya başlamıştı. Ava’nın evinin önünde durdu ve vedalaşmak için arabayı çalışır vaziyette bırakıp, indi.
‘’Kahve içelim mi,’’ diye sordu Ava davetkar bir tavırla.
Metin, yüzünde cevabını bildiği soruyu laf olsun diye sordu.‘’Çocuklar yok mu evde?’’
‘’Onlar bu akşam babalarında kalıyor,’’ dedi, gülümsedi ve kapıya doğru yürümeye başladı. Metin, hızlıca arabayı kapının önündeki park alanına çekip hızlıca eve girdi.
Tek katlı evin giriş kapısı, evin salonuna açılıyordu. Salonda kocaman bir camlı kapı vardı ve havuza akan şelalenin sesi duyuluyordu. Metin, içki dolabının önünde dikilen Ava’ya yaklaştı, tam sarılacağı sırada boynunda bir acı hissetti ve saniyeler içinde olduğu yere yığılıp kaldı.
‘’Günaydın Metin Bey,’’ diye bir sesle uyandı. Kırklı yaşlarda, iyi giyimli bir adamdı karşısında dikilen. Tam arkasında, konuşması için kimyasallar verecek olan doktor vardı.
‘’Kimsin lan sen,’’ dedi baş dönmesiyle başa çıkmaya çalışarak. Adam kağıt bardaktan bir yudum aldı ve Metin’in yüzüne püskürttü.
‘’Şimdi Anadolu ağzıyla bana kabalık etmeyi bırakıp, canını bağışlamam için yalvarmaya başlamanı öneriyorum. Ne pis bir ırkısınız siz. Ağzınızdan küfür eksik olmaz mı? Biraz kibar olmayı dene Metin Efendi!’’
‘’Kimsin oğlum sen! Anneni de tanımıyorum ama orospu evladı olduğun belli,’’ dediği anda arkasından sert bir darbe indi ama Metin’i sarsmaları o kadar kolay değildi.
‘’Tatavayı kes ve ne istiyorsunuz benden onu söyle!’’
Arkadan bir kadın sesi duyuldu ve siluet halinde görünen kadın yavaş yavaş Metin’e doğru yaklaştı.
‘’Metin Doğruel! 2019’dan beri yaptıklarının hesabını vermenin vakti geldi.’’
Metin, ‘’ne hesap sorma meraklısı tip var şu alemde,’’ dedi ve gülmeye başladı. Kadın yanına yaklaştığı anda Metin beyninden vurulmuşa döndü. Düşman ile iş birliği içinde olan, yıllarca ekibin önemli işlerini yürütmüş olan Berrin’den başkası değildi.
İSTANBUL-2019
Lüks otelin konferans salonunda uluslararası bir sempozyum için ilaç üreticileri toplanmıştı. Rutin toplantıların dışında, otelin en üst katı tamamen kapatılmış ve yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı.
Seyhan, Umut ve Berrin otel görevlisi kıyafetleriyle toplantının olduğu katta görevlilerin yerine geçmişlerdi. Metin ve teknik elemanlar odada toplantının bekliyorlardı. Katta hareketlenme olduğu bilgisi geldi. Operasyon resmi olarak başlamıştı.
‘’Kuzgun-1 konuşuyor! Biz kattayız, Bozkurt’tan gelecek talimatlarla hareket edeceğiz. Kata her çıkış ve girişte arama yapıyorlar o yüzden çok dikkatli olmamız gerekiyor,’’ dedi Seyhan ortalığı kolaçan ederek. Metin,’’ Bozkurt konuşuyor, hızlıca alınması gereken belgeyi ve ilaçların olduğu çantayı alıp çıkmamız gerekiyor. Sıfır riskle hareket edelim Kuzgun-1,’’dedi ve arkasına yaslandı.
Toplantı salonunda 7 kişi toplantıyı yönetecek olan kişinin gelmesini bekliyordu. Hepsinin zengin ve itibarlı kişiler olduğu çok belliydi. Kapı açıldı, koruma ordusu eşliğinde ellili yaşlarda bir adam ve çok güzel bir kadın girdi. Adamı görenler saygı ve endişe içinde ayağa kalktılar.
‘’Saygı değer üyelerimiz, Mitchel konuşmasını yapmadan evvel yeni yol haritamız için sizlere bizzat hazırladığım dokümanları sunmak istiyorum. Çevrimdışı olarak çalışan bu cihazlar, ortam ve dijital dinlemeye tamamen kapalıdır. Toplantı bitiminde içerik hakkında bilgi edinerek bu dokümanları dinlemeniz ve yol haritası hakkında bilgi edinmenizdir.’’
‘’Büşra’ya teşekkür ediyorum. Yeni bir çağ başlamak üzere! Burada konuşulanlardan hemen sonra çok ses getirici bir olayla zinciri içine gireceğiz. Bu ekranda görmüş olduğunuz cihaz ile insan vücuduna frekans yoluyla müdahale edip, bedendeki sağlıksız hücrelerin bölünerek çoğalmasını sağlıyoruz ve bunu 21 gün içinde yapıyoruz. En son bir devlet başkanı bu frekans yükleyici sayesinde öldü ve ülkeyi Kuruluş örgütü olarak tekrar kontrol altında aldık. Şimdi bu cihazı Rusya, Suriye, İran ve Türkiye üzerinde kullanmak istiyoruz. Kime karşı kullanacağımızı söyleyeceğim.’’
Metin derinden gelen sesin çözümünü ekrandan okuduğu zaman dehşete kapıldı. Bu cihazın bu otelden çıkmaması gerektiğini düşündü.
‘’Bozkurt konuşuyor! Cihaz toplantının yapıldığı kattaki en köşe odada. Han-1 ile Sultan sizlerin odaya giriş için hızlıca gözlem yapmanızı rica ediyorum.’’
‘’Han tamam!’’
‘’Sultan tamam!’’
Umut ve Berrin, oda teslim edildikten sonra operasyon için garson kılığında kata gittiler. Asansör açılır açılmaz iki silahlı adam önlerini kesti ve servis arabası ve üstlerini aradı.
‘’4532’nin yemek siparişlerini getirdik,’’ dedi Umut ve adam tam arkasını döndüğü anda adamı yakaladı, boynunu kırdı ve asansörün yanındaki servis odasına taşıdı.
‘’Han’dan Bozkurt’a. Kat temizliği tamam. Odaya giriyoruz.’’
‘’Bozkurt, tamam!’’
Odaya girdiler, cihazı aldılar ve çıktılar. Ekrandan operasyonu izleyen Metin, bu kadar kolay olmasını anlamlandıramadı. Tam o anda bir patlama ile ortalık toz duman oldu.
1 HAFTA SONRA
‘’Berrin’den haber yok abi,’’ dedi Umut kolundaki alçıyı tutan askıyı düzeltirken. Sonra devam etti.
‘’Video bırakmışlar. Tek izlemeye ayarlı. Geri getiremediler ama özetle, ‘’ bizim peşimize takılırsanız yaşayamazsınız,’’ diyorlar abi.’’
‘’Eş zamanlı bizi patlatıp, elemanı kaçırırken. Kuvvet komutanının kalp krizi geçirmesi açık bir mesaj. Hiçbir tıbbı veri yok frekans ile kalp krizinin tetiklendiğinden değil mi?’’
‘’Bize kimse inanmıyor abi!’’
‘’Neye inanmıyorlar.’’
‘’Cihaza, böyle bir örgütün varlığına.’’
‘’En çok yediğim bu kurşun değil canımı yakan, bizim dostumuz gibi olanların zor anlarda bizi sırtımızdan bıçaklaması.’’
‘’Seyhan ekibi ile bir kimyagerin izine ulaştı. Bozok ile onu almaya gittiler. Haber bekliyoruz abi.’’
Cihazı incelemeye alan ekip dehşet içinde kalmıştı.
AYNI SAATLER İSTANBUL
Bozok ve ekibi bir araba içinde beklemektedirler. Bozok çok üzgün ve gergindir. Yanında oturan Seyhan ağlamaktan gözleri şişmiştir. Kuvvet komutanı ölmüştür. Ölüm nedeni kalp krizi olarak açıklanır ama ekip inanmaz. Bozok’un telefonu çalar. Sessizce dinler ve kapatır.
‘’Kılıç ve Seyhan siz burada bekleyeceksiniz ben alıp geleceğim,’’ der. Kılıç hiç konuşmadan arabadan iner. Bozok ve Seyhan’da arkasından inerler. Kılıç, ‘’O bizim de Bozkurt komutanımızdı,’’ der. Üç katlı bir binaya girerler ve 3 dakika sonra yarı baygın bir adamla çıkarlar.
Adamı sorguya alırlar. Karargahta çaycı olarak çalışan adam uzun süre dayanamaz ve kalp krizi geçirmesi için suyuna bir madde eklediğini bunu Merdan adında bir adamdan aldığını, Merdan’ın Kartal’da bir kahvehane işlettiğini anlatır.
Merdan’ın dükkanına gittiğinde öldüğünü öğrenirler. Tam kahvehaneden ayrılacakları anda genç bir adam panikle kaçmaya başlar. Bozok peşinden koşar yakalar. Adam çok korkmuştur. ‘’Benim hiçbir suçum yok abi. Ben tutuklamayın,’’ diye sayıklamaya başlar. Bozok, arabanın bagajına tıkar adamı ve tek darbeyle bayıltır.
Adam biraz direnir ama konuşmaya başlar. Siparişin çok önceden geldiğini, ismini söylemeyen iyi giyimli bir adamın irtibata geçtiğini, terör örgütleriyle devamlı çalıştığını, genelde uyuşturucu kalite kontrolü için kullandığını, ilk kez bir zehir hazırladığını anlatır. Bozok, ‘’neden kaçtın lan bizden?’’ diye sorar. Ben sizi Kuruluş Örgütünün adamı sandım. Adamlara söz verdiğim şeyi üretemediğim için peşimdeler.
‘’Kuruluş Örgütü?’’ Ne diye sorar Seyhan. Adam bildiklerini anlatmaya başlar.
‘’Merkezi Londra’da olan ve düşünce kuruluşlarının, eski istihbarat görevlilerinin içinde bulunduğu, kimyasal silahlardan her türlü toplumsal kurguya yapan bir örgüt. Ben iki yıldır kurdukları laboratuvarda hizmet veriyorum.’’ Uzun uzun anlatır. Bozok bir resim çıkarır. Salim Yiğit’in fotoğrafını gösterir. ‘’Bu adam mıydı?’’ der. Adam çekinerek, ‘’Evet, der. Bozok silahını çıkarır ve adamın kafasına sıkar.
Kılıç, ‘’Abi kim öldürmüş Bozkurt’u’’ der. Bozok, ‘’Hocacı piçler, Metin’i hastaneden çıkarın,’ der.
HAYFA-2022
İşkence odasından, yatağı olan ve pencereden uçsuz bucaksız Akdeniz gözüken bir odaya almışlardı Metin’i. 2019 yılında operasyondan sonra ortadan kaybolan Berrin karşısında istasyon şefi olarak oturmaktaydı. Akıcı İbranicesi ile talimatlar vererek Metin’e duruma hakim olduğu izlenimi vermekle meşguldü. Askere çay servisi yapmalarını ve sonra rahatsız edilmemelerini emretti.
‘’Bozkurt abim Metin. Ne kadar uzun süre oldu.’’
‘’Senin gibi çok geldi geçti Berrin. Berrin mi gerçek adın?’’
‘’Adım Şevval. Ne önemi var. Çok zavallı gözüküyorsunuz buradan abi!’’
‘’Şevval! Kuruluş için mi çalışıyorsun sen?’’
‘’Evet! Ama artık sen benim dediklerime cevap vereceksin!’’
Metin oturduğu yerde doğruldu.
‘’Bak Şevval! Ben 1999 yılından beri istihbarat için çalışıyorum. Sana bir telefon numarası vereceğim. O numarayı ara, sonrasında beni sorgulamaya devam etmek istersen, seve seve sorgularsınız.’’
Şevval, kendinden emin numarayı çevirdi. Dinlemeye başladı anlatılanları. Konuşma ilerledikçe Şevval’in tavrı değişmeye başladı. Yüzüne bir korku ve endişe kapladı.
‘’Blöf yapıyorsunuz,’’ dedi ve telefonu kapatıp, bilgisayara geçti.
Mailine gelen videoyu izlemeye başladı.
‘’Ben Tuğçe Özyakup, Kuruluş Örgütü Türkiye üyesiyim. İki gün evvel Hayfa’da tuzağa çekilip tutsak edilen Türk istihbaratçısına misilleme için kaçırıldım. 72 saat içinde serbest bırakılıp, haklarında açılan tüm soruşturmalar bitirilmezse beni öldürüp, elimdeki tüm bilgilerle Kuruluş yapılanmasına büyük bir darbe vuracaklar.’’
‘’Siz nasıl yaptınız bunu?’’
Kes lan sesini şerefsiz orospu,’’ dedi ve olduğu yerden kalkıp Şevval’e bir tokat patlattı. Hemen emirleri ayarla ben şu anda havaalanına gidiyorum. O uçağa binemezsem, hepinizi öldürecekler.’’
İSTANBUL-2022
Metin, meyhanede en köşede oturmuş rakısını yudumluyordu. Lakerdadan bir parça ağzına attı, kafasını kaldırdığı zaman tüm ekip kapıdan içeriye girmişti.
‘’Hep bir yok oluşun içine düşmüyor muyuz biz? Yine kalkıyoruz düştüğümüz yerden ve tek amacımız vatanın bölünmez bütünlüğü,’’ dedi ve kadehini havaya kaldırdı. Her şey tam yolunda derken tüm ekibin telefonları çalmaya başladı.
Devam edecek…